Bir ümidin peşinde savrulup çöllerde kaybolan mecnunmudur şarkılarda aranan yoksa leylamı bir damla suya hasret gözleri dolup dolup boşalan?
İnsan ruhunun en ıssız köşelerinde bir gece yarısı görülen ateş gibi parlak ve sıcak o duyguyu arıyorum günlerdir.
Kah terkedilmiş virane ahşap evlerle dolu sokaklarda dolaşıyor,kah eski bir resmin
detaylarına dalıyorum.Bazen bir yudum çay burukluğunda düşünüyor,bazen bir şiir mısrasına sığınıyorum.

Arıyorum fakat bulamıyorum..
Giden dönecekse beklemek görevdir.
Ya dönmeyecekse giden?
O halde müebbettir beklemek umutsuz bir yolcu gibi terminallerde dolanan.
Geldiği yeri bilen ama gideceği yönü şaşıran.
Sakin,sessiz ve mütevekkil bir
maceranın ürkek yolcusu...
Nedir sahiden bizi bir melodiyle zaman ötesine tasıyan.
Ruhumuzu asıp bir notanın köşesine tutup tutup bırakan yükseklerden yerlere...
ah mine'l-aşk ve hâlâtihî ahraka kalbî bi harârâtihî...
Şeyh galip böyle özetlemiş macerasını;ah aşktan;ona ait hallerden kalbimi yaktı.

Bir yanma halidir öyleyse aşk,tutuşşup ansızın hiç sönmeden sonsuza dek yanmak.
Her feryatta biraz daha kor,her korda biraz daha aşk...
Bir acı çekme hali öyleyse ve bu acıdan keyif alma durumumu acaba?
Bilmiyorum,bilemiyorumSessiz sakin ve mütevekkil,pikapta dalan müziğe dalıyorum.
Bir buruk tad dudağımda,ve buruk bir his kalbimde...
ah mine'l-aşk ve hâlâtihî ahraka kalbî bi harârâtihî..